Merhabalar, simdi geldik bambaska bir meseleye...
Sakası edilir ama gerçek mi bilmem, Orhun Anıtları'nda dahi
gençligin içler acısı durumundan bahsedilirmis.
Yok artık!
Dünyamız, insanlık hakkaten kötüye mi gidiyor?
Yozlasiyor muyuz gitgide?
Evet!
Ama yozlasmamız kime göre, neye göre...
Bir önceki nesilde degerli olan seyler, günümüzde kabul görmüyor.
Çok sevdiginiz küçügünüz sizin büyüklerinize davrandıgınız gibi davranmıyor.
Gitgide yozlasan insanlık, küresellesmeden vesaireden de etkilenerek evriliyor.
Ve biz yeni dünyadan memnun olmak zorunda degiliz.
Bir bilge var ki: "Ahir dünyada, cennete kabul edilmek de, cehennemde
kavrulmak da daha kolay olacak" der.
Osmanlı'da kaçınılmaz olan iyi davranışlarınız,
bugün birer seçim haline gelmiş durumda.
Ve iyi seçimler bir nitelik olarak kabul görüyor.
Bugünün toplum dayatmaları sayesinde korudugumuz degerler de,
yarın seçim haline gelecek.
Isin kuralı ne yazık ki bu gibi duruyor.
Ve ben suyun öyle kirli hale geldigine inanıyorum ki, bizler ki,
sadece olması gereken sekilde kalmaya çabalayan çakıl taslarıyız,
bu bulanık suda birer pırlanta gibi parıldıyoruz.
Bilinen bir menkıbede, iki ermis oldugu söylenir.
Birinin mahareti dagda bir buzulu erimeden tutmakken,
digeri sehirde bir hamamcıdır, koru hiç sönmeyen.
Gün gelir tanısırlar.
Birer parça ermislik kanıtı takas eder, yer degistirler.
Kor hala yanar iken, buz erimeye baslar.
Nedenini sorgulayınca, sehirde ermis kalmanın zorlugu ortaya çıkar.
Sehir zordur, soyutlanarak sen kalabilmek kolay.
Zorların kolaylasması dilegiyle...
Saglıcakla...